top of page

Süper Tahmin-Super Forecasting

  • Yazarın fotoğrafı: Serkan Ceran
    Serkan Ceran
  • 25 Haz 2023
  • 6 dakikada okunur

Bu yazımda Philip Tetloc'un Süpertahmin kitabının kendimce önemli gördüğüm kısımlarının özetini çıkardım. Koyu fontlu yerler çok daha hızlı okuma yapmak isteyenler için. Dönem dönem notlarıma ya da okuduğum kitaplara yeniden bakmak istediğimde hızlıca bu kısımları okuyup hafızamı tazeliyorum.

bilgisayarda tahmin yapmaya çalışan kadın
Süpertahmin

Hepimiz tahminciyiz. İşimizi değiştirme, evlenme, ev satın alma, yatırım yapma, piyasaya ürün sürme ya da emekli olma konularını düşünürken geleceğin nasıl olacağına dönük beklentilerimize dayalı olarak karar veririz. Bu beklentiler tahmindir.


Bir şeyin ne kadar kestirilebilir olduğu neyi öngörmeye çalıştığımızda, gelecekte ne kadar ileriye baktığımıza ve hangi koşullar altında olduğuna bağlıdır.

Fizik kuralları dışında, hiçbir evrensel sabit yoktur. Bu nedenle kestirilebilir olanı kestirilebilir olmayandan ayırmak zor iştir. Bunun yolu yoktur.


Modern psikologlar, nasıl düşündüğümüzü ve nasıl karar verdiğimizi tanımlamak için genellikle bir “ikili sistem modeli” kullanırlar. Bu model zihinsel evrenimizi iki alana ayırır:


Sistem-2, bize tanıdık gelen bilinçli düşünce alanıdır. Üzerinde odaklanmayı seçtiğimiz her şey bu alana dahildir.


Sistem-1 ise bize büyük oranda yabancıdır. Otomatik algısal ve bilişsel işlemlerin alanıdır; Sistem1'de seri işleyen süreçlerin bilincinde olmayız ama onlar olmadan da hiçbir şey yapamayız. Kapatma düğmesine basılmış bir robot gibi kapanırız.


Bu iki sistemin numaralandırılması keyfi değildir.


Sistem 1 önce gelir. Hızlıdır ve arka planda sürekli çalışmaktadır. Eğer size bir soru sorulur ve yanıtı hemen bilirseniz Sistem 1'den çıkmıştır.


Sistem-2, bu yanıtı sorgulamakla görevlidir. Verdiğim yanıt incelemeye karşı durur mu? Kanıtla desteklenir mi? İşte bu süreç zaman alır ve çaba gerektirir ve karar vermedeki standart rutin de bu nedenle budur:


Yanıtı önce Sistem-1 verir ve ancak ondan sonra Sistem-2 devreye girer ve Sistem-1 'in verdiği kararı incelemeyle işe başlar.


Bilimde bir hipotezin doğru olduğunun en iyi kanıtı, çoğu zaman, hipotezin yanlış olduğunu kanıtlamak için tasarımlanan ama bunu başaramayan bir deneydir. Bilim insanları şu soruya cevap verebilmelidir: "Beni hatalı olduğuma ne ikna eder?" Bunu yapamamaları, kendi inançlarına çok fazla bağlanmış olmalarının bir işaretidir.


Anahtar, kuşkudur., Bilim insanları başka herkes kadar güçlü bir şekilde doğru’yu bildiklerini düşünebilirler. Ama bu hissi bir kenara bırakıp onun yerine incelikli bir şekilde ölçülmüş derecelerdeki kuşkuyu-daha iyi araştırmalardan elde edilen daha iyi kanıtlarla (asla sıfırlanmasa da) azaltılabilen kuşkuyu-getirmeleri gerektiğini bilirler.


Bu yüzden büyük bir karar vermeden önce düşünmeye zamanımız varsa düşünün ve şu anda açıkça doğruymuş gibi görünen şeyin daha sonra yanlış çıkabileceğini kabul etmeye hazırlıklı olun.


ree


TAHMİNLERDE KİRPİ VE TİLKİ


Filozof Isaiah Berlin yıllar önce çok takdir edilen ama az okunan bir makale yazmıştı. Bu makalede tüm çağların büyük yazarlarının düşünce biçimlerini karşılaştırmıştı.


Gözlemlerini bir düzene koymak için savaşçı-şair Arkhilokhos'a atfedilen 2500 yıllık bir şiirden yararlanmıştı: "Tilki birçok şey bilir ama kirpi bir büyük şey bilir."


Kirpiler, bir Büyük Fikrin verdiği canlılıkla, izleyicileri etkileyip tutan sığ, basit, anlaşılır hikayeler anlatırlar. Medya eğitimi almış olan herkesin bildiği gibi birinci kural şudur: "Basitleştir, aptal,"


Ama daha da önemlisi, kirpiler özgüvenlidir. Tek yönlü analizleriyle neden haklı olduklarına dair birçok sebep-"dahası", “üstelik- sıralayabilirler ve bunu, başka bakış açılarını göz ardı ederek ve neden oldukları rahatsız edici kuşku ve uyanları dikkate almadan yaparlar. Ve bu yüzden kirpiler bir şeyin kesinlikle olacağını ya da olmayacağını söylemeye daha meyillidirler.


Birçok izleyici için bu daha tatmin edicidir. İnsanlar belirsizliği rahatsız edici bulma eğilimindedir ve "belki"ler parlak kırmızı bir kalemle belirsizliklerin altını çizer.


Kirpinin basitlik ve özgüveni öngörüye zarar verir ama sinirleri gevşetir-ve bu kirpilerin kariyerleri için iyi bir şeydir.


Tilkiler medyada bu kadar iyi yol alamaz. Daha az özgüvenlidirler, bir şeyin "kesin" ya da "olanaksız" olduğunu söylemeleri daha az olasıdır ve "belki"nin çeşitli tonlarını kullanmaları ise daha olasıdır.


Hikayeleri de daha karmaşıktır, "bununla birlikte" ve "diğer yandan" gibi bağlaçlarla doludur çünkü sorunlara önce bir yönden bakarlar, sonra diğer bir yönden ve daha sonra daha başka bir yönden. Birçok bakış açısının böyle bir araya toplanması televizyonculuk için kötüdür. Ama tahmin için iyidir. Aslında tahminin temelidir.


Kendimizin dışına çıkıp gerçeklikle ilgili farklı bir bakış açısı elde etmek gerçekten zordur. Ama tilkilerin bunu başarabilmeleri daha olasıdır. Ya doğalarının bir erdemi ya da alışkanlıkları ya da bilinçli bir şekilde çaba göstermiş olmaları sayesinde diğer bakış açılarından bakmak gibi zorlu bir şeyi yapabilirler.


Benim tilki/kirpi modelim bir ikili karşıtlık modeli değildir. Bir yelpazedir.


Hiçbir model insan doğasının zenginliğini tam olarak yansıtamaz. Modeller basitleştirmek içindir. Zaten en iyi modellerin bile kusurlu olmasının nedeni de budur. Ama modeller gereklidir. Akıllarımız modellerle doludur. Onlar olmadan hiçbir şey yapamayız. Ve modellerimizden bazıları gerçekliğe epey yakın olduğu için çoğu zaman oldukça iyi işlevler başarabiliriz. İstatistikçi George Box şöyle diyor: “Tüm modeller yanlıştır ama bazıları yararlıdır.” Tilki/kirpi modeli son değil sadece bir başlangıç noktasıdır.


ree

SÜPER TAHMİNCİLER


Görünüşe göre, zekâ ve bilgi bir yere kadar işe yarıyordu; yani süpertahminci olmak için Harvard'da doktora ya da beş dil bilmek şart değildi. Sonuç itibariyle, önemli olan zekâ değil, zekanızı nasıl kullandığınızdır.


Süpertahminciler sürekli olarak kendi görüşleriyle sentezleyebilecekleri farklı görüşleri öğrenmek ister.


Tahminde bulunurken işe bir sayıyla başlama ve ardından düzeltme eğilimine gireriz. Başladığımız bu sayıya çıpa adı verilir. Bu önemlidir, çünkü genellikle yeterince düzeltme yapmayız. Bu da kötü bir çıpadan başlamanın kötü bir tahmin doğuracağı anlamına gelir. Üstelik kötü çıpalara yakalanmak inanılmaz derecede kolaydır.


Araştırmacılar, insanlardan ilk yargılarının yanlış olduğunu farz etmelerini, hatanın nerede olduğu konusunda kafa yormalarını ve yeni bir yargıya varmalarını istemenin, ikinci bir tahmin ortaya çıkmasını ve bu tahmin ilkiyle birleştirildiğinde isabet oranının, başka bir insandan farklı bir yargıda bulunmasını istemek kadar artırdığını belirledi.


Aynı etki, aradan birkaç hafta geçtikten sonra insanlardan ikinci bir yargıya varmaları istendiğinde de ortaya çıktı. "Kitlelerin bilgeliğine" dayanan bu yaklaşım "içimizdeki kitleler" olarak adlandırılır.


Milyarder yatırımcı George Soros buna bir örnektir. Sıklıkla, başarısındaki kilit unsurlardan birinin bir adım geri çekilerek kendi düşüncelerini yargılama ve farklı bir perspektiften bakabilme becerisi olduğunu söyler.


Tahminler, satın alıp çekiliş gününe dek bir köşeye attığınız piyango biletlerine benzemez. Eldeki enformasyon ışığında varılan yargılar olan tahminler, değişen enformasyon doğrultusunda güncellenmelidir. Yeni bir anket bir siyasi liderin rakipleriyle farkı açtığını gösterirse, bu adayın kazanma olasılığını yükseltmelisiniz. Eğer rakip şirketlerden biri beklenmedik şekilde iflasını açıklarsa, satış beklentinizi bu doğrultuda revize edin.


Süpertahminciler, sıradan tahmincilerden çok daha sıklıkla güncelleme yapar.


TUTARLI ŞEKİLDE TUTARSIZ OLMA


Keynes’in en önemli özelliklerinden biri de yatırımcı olarak başarısıdır. Keynes'in başarısında hiç kuşkusuz şaşırtıcı derecede zeki ve enerjik bir insan olmasının da payı vardı. Ancak bundan daha da önemlisi yeni fikirler öğrenmeye bayılan, doymak bilmez merakıydı-zaman zaman fikrini değiştirmesini gerektiren bir alışkanlık. O da iyi niyetli bir şekilde bunu gerçekleştirirdi. Hatta hata yaptığını kabullenme ve yeni inançları benimseme becerisinden

gurur duyar, başkalarını da aynı şekilde davranmaya teşvik ederdi. 1933 yılında, “Zaman zaman yanılmakta sakınca yoktur; özellikle de çabuk farkına varıyorsanız” diye yazmıştı


Keynes başarısızlığı bir öğrenme fırsatı olarak görürdü-hataları tespit etmek, yeni alternatifler belirlemek ve tekrar denemek.


BAKIŞI DEĞİŞTİRME


Bir soruya farklı bir perspektiften bakabilmenin kolay bir yolu vardır:


Farklı bir şekilde sormak. "Güney Afrika hükümeti önümüzdeki altı ay içerisinde Dalai

Lama'ya vize verecek mi" gibi bir soru düşünün. Deneyimsiz bir tahminci Dalai Lama'ya vize verileceğini gösteren kanıtları aramaya başlayacak, verilmeyeceğini gösteren kanıtları ise ihmal edecektir. Onaylama eğiliminin farkında olan deneyimli bir tahminci ise her iki istikameti gösteren kanıtlara da bakacaktır.


Soruyu sürekli olarak "Vize alacak mı" diye sorarsanız, zihinsel oyun alanınız bir yöne doğru yatmaya başlar ve farkında olmadan onaylama eğilimine yuvarlanabilirsiniz: "Güney Afrika'dan söz ediyoruz! Siyahlar yıllarca apartheid politikasının acısını çekti. Elbette ki Tibet'in Nelson Mandela'sına vize verecekler." Bu eğilime girip girmediğinizi kontrol etmek amacıyla soruya takla attırın ve "Güney Afrika hükümeti önümüzdeki altı ay boyunca Dalai Lama'ya vize vermeyi reddedecek mi" diye sorun. Bu minik kelime değişimi, tam tersi yöne yönelmenizi ve vize vermemesini gerektirecek nedenleri aramanızı sağlayacaktır-en büyük ticaret ortağını kızdırmama isteği.


Mantık zincirini düz bir çizgi halinde ortaya koyduğunuzda şunu görürsünüz:

"Hayatımın aşkıyla karşılaşma olasılığım çok düşüktü. Ama karşılaştım. Demek böyle olması gerekiyordu. Dolayışıyla bunun gerçekleşme olasılığı yüzde yüzdü." Mantığa aykırı ve tutarsız bir düşünce. Mantık ve psikoloji birbiriyle çelişiyor.


Olasılık anlayışını benimsemiş bir insan "Neden" sorusuna takılmadan "Nasıl" sorusuna odaklanır. Burada bir kelime oyunu söz konusu değil "Neden?" sorusu bizi metafiziğe yöneltir. "Nasıl” ise fizik kurallarına sadık kalmamızı, sağlar.


Olasılık anlayışını benimseyen bir düşünür şöyle diyecektir: "Evet, o gece sevgilimle karşılaşmam gerçekten küçük bir olasılıktı. Ancak o gece bir yerlerde, olmam gerekiyordu. Tıpkı onun da bir yerlerde olması gerektiği gibi. Neyse ki bu bir yerler denk geldi."

ree

PARÇALAR BİRLEŞİYOR


Süpertahminciler hakkında birçok şey öğrendik. Artık bir durum değerlendirmesi yaparak onların kabataslak bir portresini çizebiliriz.


Felsefi açıdan bakılınca, süpertahminciler şöyle kişilerdir:


TEMKİNLİ: Hiçbir şey kesin değildir.

MÜTEVAZI: Gerçeklik son derece karmaşıktır.

DETERMİNİST OLMAYAN: Olanlar, böyle olmak zorunda olduğu için olmamıştır.


Becerileri ve düşünce tarzları acısından şöyledirler:

AKTİF AÇIK GÖRÜŞLÜ: İnançlar korunması gereken hazineler değil, test edilmesi gereken hipotezlerdir.

BİLİŞ İHTİYACI" OLAN ZEKİ VE BİLGİLİ: Entelektüel açıdan meraklıdır; bulmacalardan ve zihinsel meydan okumalardan keyif alır.

DERİN DÜŞÜNEN: Kendisini eleştirel bir bakışla değerlendirir.

SAYILARDAN ANLAYAN: Rakamlarla arası iyidir.


Tahmin yöntemleri itibariyle ise şöyledirler:

PRAGMATİK: Hiçbir fikre ya da amaca körü körüne bağlanmaz.

ANALİTİK: Burnunun dikine gitmez, başka perspektifleri de dikkate alır.

YUSUFÇUK BAKIŞLI: Farklı görüşlere değer verir ve kendi görüsüyle sentezler.

OLASILIKÇI: Değerlendirme yaparken bütün olasılıkları düşünür.

ÖZENLİ GÜNCELLEMECİ: Veriler değiştiğinde fikirlerini değiştirir.

SEZGİLİ BİR PSİKOLOG: Bilişsel ve duygusal önyargıların farkına varmanın öneminin bilincindedir.


Çalışma ahlakı acısından da şöyledirler:

GELİŞMEYE AÇIK: Daha da iyi olmanın mümkün olduğuna inanır.

AZİMLİ: Ne kadar sürerse sürsün, yola devam etmeye kararlıdır.


Ancak her süpertahminci bu özelliklerin her birine sahip değildir. Başarıya giden birçok farklı yol ve bu yolların her birinin güçlü ve zayıf yönleri vardır.


Son tahlilde, Edison’un sözleriyle ifade edecek olursak: süpertahmincilik %75 azim, %25 esindir.

3 Yorum

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
Misafir
27 Haz 2023
5 üzerinden 5 yıldız
Beğen

Misafir
25 Haz 2023
5 üzerinden 5 yıldız
Beğen

Misafir
24 Haz 2023
5 üzerinden 5 yıldız
Beğen
E-mail adresinizi girerek yeni yazı bildirimlerini alabilirsiniz.

© 2023  Copyright Serkan Ceran

Bu sitede yayınlanan tüm içerik hakları Serkan Ceran'a aittir.

bottom of page